01 Mayıs 2025, Perşembe Yeni Haber
Haber Girişi : 1.05.2025

Seferihisar, Kuşadası olma yolunda

Çok değil 10 yıl önceye kadar sessiz, sakin, kendi halinde insanların huzurla yaşadığı küçük bir ilçe olan Seferihisar'da artık gün geçmiyor ki bir şiddet olayı duyulmasın.

Çok değil 10 yıl önceye kadar  sessiz, sakin, kendi halinde insanların huzurla yaşadığı küçük bir ilçe olan Seferihisar'da artık gün geçmiyor ki bir şiddet olayı duyulmasın. Daha çok çeteleşme türünden tabir edeceğimiz grupların rant kavgaları çoğu zaman olaylarla ilgisiz sıradan vatandaşlarımızın da canını acıtıyor ve ilçe halkında gerginliğe sebep oluyor. Daha önceki yazılarımızda da değindiğimiz gibi sosyal doku artık epeyce bozulmuş durumda. Çoğumuz çarşı merkezine girmek dahi istemiyoruz mecbur kalmadıkça.

Maalesef bu duruma düşmemizin en önemli nedeni, bu ilçenin kaynakları hesap edilmeden, uygulanan yanlış imar politikaları ve sınırsızca izin verilen yapılaşmadan kaynaklanıyor. İnşaat sektörü özellikle işçi mobilitesi açısından farklı dinamikleri olan bir sektör olarak öne çıkıyor. Bunun yanısıra, ilçemize artan göç daha çok İzmir ve Ege dışından, farklı kültürlerden ve farklı amaçlarla ilçeye gelen gruplardan oluşuyor. Bu gruplar gerek hemşerilik, gerekse akrabalık bağlarıyla kollektivist ve örgütlü olduklarından, ilçenin yerlileri üzerinde belli derecede hakimiyet kurabiliyor. Bu hemşehriciliğe dayalı kollektivist örgütlenme ekonomik bir güç oluşturmada da bu gruplara önemli bir avantaj sağlıyor. Bu açıdan belli ölçülerde tarikat benzeri örgütlenmeleri de çağrıştırıyor. Dışardan kimseye bir avantaj sağlanmazken, kendi içlerindeki dayanışma ile birbirlerine büyük avantajlar sağlanabiliyor.

Buraya kadar yazdığımız süreç hızlı büyüyen her bölgede ortaya çıkan bir süreç ama bu gruplar yasadışı işlerle çetecilik mücadelesine girdiklerinde kolluk güçlerinin buna engel olması gerekiyor. Polis ve jandarma görevini yapsa da yasalarımız maalesef pek çok durumda suçla orantılı ceza vermekte yetersiz kalıyor ve bu olayların önü kesilemiyor. 

Bu konuda ilçenin gerçek sahiplerine ve burada huzurlu ve güvenli bir hayat sürmeye çalışan bizlere de önemli görevler düşüyor. Herşeyden önce bir 'Seferihisarlılık' kimliği ve kültürü çerçevesinde halkımıza buraya aidiyet ve buranın yaşam tarzına uyum sağlamanın getirisini yükseltmemiz gerekiyor. Bunun bir yolu eğitim, sanat ve bilimsel aktivitelerden geçiyor ancak daha da önemlisi, medeni bir şekilde burada uyum içinde yaşamaya engel olanları da dışlamaktan geçiyor. Örgütlü çetelere karşı halkın da örgütlenmesi gerekiyor ve medeni yaşamın getirisinin mutlak olarak çeteleşmenin getirisinden yüksek olması gerekiyor. Ancak bu şekilde insanları ortak bir paydada birleştirmek mümkün görünüyor. 

Hızla inşaatlaşan ve hızla büyüyen yanı başımızdaki Kuşadası'nın onca doğal ve turistik avantajına rağmen başına gelenler hepimizin malumu. Diğer yanı başımızdaki ilçe olan Urla'nın ise inşaatı ve yapılaşmaya sınır getirerek birinci sınıf bir kültür, gastronomi ve turizm destinasyonu olması da hepimizce görülüyor. Maalesef geçmiş yönetimler geri dönülemeyecek hatalar yaparak ilçemizi bir Urla yapmak yerine Kuşadası yapma yolunda yanlış adımlar atmış ve bu hale gelmemize neden olmuşlar. Ancak ilçemizi bu yoldan kurtarmak da yine bizim elimizde.

Yorum